Çünkü gerçekte almak istiyorum desem 😉 Sevgini almak istiyorum. Sevildiğimi bilmek, buna inanabilmek istiyorum. O yüzden de vazgeçilemez olmak için, “bensiz” yaşanabilemez olduğunu sana da göstermek için veriyorum… Zamanımı, emeğimi, dikkatimi, zihnimi, hayatımı, aslında “kendimi” veriyorum sana… Sonra sen bu bolluğun-bereketin altında çok ama çok borçlu kalıyorsun! Geriye asla ödenebilemez bir borç sanki! Sonra da ya ömrünü geri ödemeye adıyorsun (öylesine çok bağlanıyorum-seviyorum-yapışıyorum-kendimden vaz geçiyorum-kendim olmaktan çıkıp “sen” oluyorum ki, böylece seni vermeye mecbur kılıyorum-buna uğraşıyorum), ya kaçıp gidiyorsun uzaklara bu borcun yükünü hissetmemek için, ya da belki… umut dolu bir belki ile… beni gerçek anlamıyla seviyorsun ve bana “kendim olmayı, kendim olarak sevilebileceğimi, kendim olursam sevilebileceğimi çünkü önce kendimi seviyor olmamın gerekliliğini” hatırlatıyorsun 🙂
Bu hatırlatmaların çok da kucak dolusu “sevgiyi” ( sevginin genel geçer tanımıyla) içerdiğini söyleyemem. Hatta oldukça kaba, kırıcı, incitici, bazen per-perişan edici olabildiğini de kabul edelim. Ne ki; böylece biz büyür ve kendimizin biricikliğine uyanırız 🙂 Karşımızdakinin kaba ve incitici olması artık onun kendisiyle ilişkisine kalır. Bizi pek ilgilendirmez. Kendimize dair sevgimizi, saygımızı, şefkatimizi fark edip beslediğimizde, karşımızdakinin de kendine benzer ihtiyaçları duyduğunu ancak bunu bizim üzerimizden ifade ettiğini anlarız. Ona da “kendisi” olma alanı açmak isteriz. Bunun değerini anlayıp anlamamasına takılmayız. Sevgi dediğimiz şey, hem kendimizin hem de başkalarının kendisi olmasına alan açmak, kabul vermek ve olabiliyorsa kendisi olmasını desteklemektir. Önce kendimiz olmayı içimizde kabullenmiş ve bundan hoşnut olmamız kaydıyla. Gerisi her zaman koşullu sevmelere girer… Ayırt etmek zor olabilir. Burada pusulamız “kendimizi ne kadar sevdiğimiz, değer verdiğimiz, kabul ettiğimiz, onayladığımız, desteklediğimiz, eleştirsek bile değişebileceğimize güven duyuşumuz, kendimizden şimdi ve burada hoşnut oluşumuz, hoşnut olmasak da hoşnut olmayı yaratabileceğimize inancımız” dır.
Sevgi, aşk, sevmek, adamak vb. sözcükler ve ifade ettikleri üzerine düşünmeniz dileğiyle…