“Acı”nın mesajı var! Acı çekmekte ustalaşanlarımız!
İster fiziksel ister duygusal olsun. Acı çektiğimizi hissettiğimiz, düşündüğümüz zamanlar vardır. Böylesi zamanlarda bu acıdan kurtulabilmek için ya bir hekime görünmek isteriz, ya bildiğimiz ilaçlardan birini alırız, ya ölmek isteyebiliriz… Bir başka yol…
Eskiden kalmışlık ( Hangover )…
Bir şey oluverir, bir hal yaşarız ve Ahhhh! deriz…düşeriz…sanki midemize bir yumruk yemişizdir, boğazımıza bir şey düğüm düğüm olmuştur, kan beynimize sıçramış, serilip kalmışızdır, ölsek daha iyidir…Ama ölmeyiz! Ölmeyiz çünkü dışarıda bizim yaşamımıza…
Birliğin dayanılmaz “yaşam”cazibesi!
Zor zamanlardan geçiyoruz değil mi? Aslında “bu daha başlangıç” bile diyebilirim…Başka bir döngüye doğru ilerlerken bir yanımızı da geride bırakıyoruz…Döngüler döngüler içre…Zor olmasına gelince…Zorluk tanımı hepimiz için değişiyor, hepimiz tamamen farklı şeylere ya…
HAYALİMDEKİ BİR YOLCULUĞA DAHA :) BOM CAMINHO!!!
Bazen yol önümüzdedir…ama adım atamayız, başlayamayız. Gerçekte içimiz ister adım atmayı, başlamayı. Bir yandan da geride kalacakları düşünürüz…yapılacak işler, çocuklar, sevdiklerimiz, ilgimizi bekleyen bir dolu şey yani. Böyle zamanlarda “tut ki öldüm” diye…