Yürürken yol ortasındaki taşı veya bir cam parçasını kaldırıp kenara koymaktır… Açmış mor salkımları okşayarak koklamaktır… Ağlayan bir çocuğun sesine dönüp bakmak, kahvaltı artıklarına dadanan bir kargayı izlemek, nefes aldığına duyduğun şükranla dolu dolu bir nefes daha almak, bir sigara tellendirmek, bir kahveyi yudumlamak, bir köpeciğin başını okşamak, bir insanı gülümseyerek selamlayabilmektir bence iyileşmek, iyi olmak…
Bu saydıklarımı ve daha binlerce mimik, jest, davranış, eylem vb. ni farkında olarak yapıyorsak iyileşiyoruz demektir! Farkında olmadan yapıyorsak zaten iyiyizdir 🙂 Yazının sonundaki soruların cevapları, bu grup için sanırım olumludur 😉
Hayatın içinde bazen kendimizi dünyadan kopuk, tek başına, yalnız, huzursuz, uyumsuz, neşesiz ve sıkıntılı hissettiğimiz zamanlar olur. Doğal bir gel git dalgası olmakla birlikte, bunları olağan hallerimizden ayıran şey bu duygu ve hissedişlerin içerisinde ne kadar kaldığımızdır. Bu duyguların içinde boğulacak kadar kaldığımızda, bedenimizden bazı rahatsız edici sesler yükselir. Kemiklerimizde ağrılar, sırtımızda belimizde tutulmalar veya kasılmalar, iç organlarımızda gurultular, sancılar, akıntılar, panik ataklar, korkunç baş ağrıları, yüksek tansiyonlar vb…
Beden der ki; “Haydi yaşamayı hatırla. Fazlasıyla koptun gittin. Geri gel, bedenine tam olarak yerleş ve ne yapabileceğimize birlikte bakalım. Nerede ve hangi konuda kendinle çatıştığını hatırla. Anla ve temizle. Birlikte iyileşeceğiz.”
Bu dünyaya bu bedenimizle bağlıyız. Nasıl ki bir evin elektrik bağlantısında topraklama yapılmadığında her şey bizi çarparsa, bedenimizin topraklanmaması da bizi hayatın içinde çarpar, savurur…
Topraklanma için öncelikle bedenimizin farkına varalım. Bilinçli ya da bilinç dışı olarak bu bedenle nasıl geçiniyoruz, ona ne veriyoruz, karşılığında neler bekliyoruz? Uyguladığımız bitmez tükenmez diyet programları, gıda seçiminiz, yaptığınız fiziksel aktiviteler ruhunuza, zihnimize uygun mu? Yoksa gönülsüzce, isteksizce, kendimizi zorlayarak ya da “mış” gibi mi yapıyoruz?
Biraz düşünün. Bu sorulara vereceğimiz cevaplar kendimizle barışık mıyız yoksa kendimiz dahil hayatla kavgalı mıyız bize gösterir.
Bedeninizle, ruhunuzla, zihninizle şimdi ve burada olduğunuzu fark edeceğiniz, tüm var oluşla bağlantıda olduğunuzu hatırlayacağınız coşku dolu günler diliyorum 🙂
Geri bildirim:“Pozitif düşünme” tiryakiliği mi? | Nermin Uyar
Geri bildirim:” BEN NARSİSTİM” der miyim hiç! | Nermin Uyar
Geri bildirim:Bilişsel obezlik, “binge-bilgilenme” :-) | Nermin Uyar
Geri bildirim:Neredeyse unutulacaktım bu limanda! | Nermin Uyar