Bu markanın ortaya çıkışı ve yaşanması, dünya üzerinde geliştirilmiş (ya da geliştirilmesi beklenen) teknolojilerin de farkına varılmasını, farkına varılanlar hakkında düşünülüp- taşınılmasını, belki korkulmasını-ürkülmesini belki de “yaşasın ne kolaylıkmış” diye karşılanmasını da getirdi beraberinde.
Havada pek çok varsayım, olasılık, komplo teorisi ve dedikodu uçuşuyor. Zorunlu aşılamalarla çip takılmasından tutun, 5G mobil iletişim teknolojisinin olası zararları, çipler sayesinde insanların tıpkı bilgisayar işletim sistemleri gibi “hack”lenebileceği, biyo-kimyasal savaş olasılığı vb. söyleniyor…
Her ne kadar dünya resmi tarih kaynakları tarafından yazılıp-çizilmese de, dünya halklarının geleneksel söylemlerinde yer alan bir Atlantis uygarlığı öyküsü vardır. Bu uygarlığın sonunu getirenin de teknolojik savaşlar olduğu anlatılır. Savaşların nedeni ise her zaman olduğu gibi “güç” sevdasıdır. Acaba şimdi yaşadığımız durum, nükleer enerjili bir savaştan önce teknoloji konusunda çok ama çok dikkatle durup, düşünüp, ortak dünya insan aklıyla hareket etme zamanımızı hatırlatan bir kolektif bilinçdışı hafızası mıdır?
Elimizdeki bu yeni markanın, teknolojimizin son imkanlarıyla geliştirilmiş bir biyo-kimyasal silah olup olmadığını ve az önce sözünü ettiğim varsayımların gerçek olup olamayacağını bilemiyorum. Ancak varlığının hemen hemen tüm dünya ülke yönetimlerince neredeyse kucaklanırcasına kabulü, ardından gelen yaşama dair kısıtlamalar ve işlerin işleyişi açısından “on-line” teknolojik çözümlerle “özgürleştirilmiş-rahatlatılmış” gibi görünmesinin, bana tuhaf geldiğini söyleyebilirim 🙁 Öyle ya, ortalama bir muhalif-direniş öyküsüne ulaşmamız açısından tehlikeli addedilip kısıtlanan internet bağlantılarımız, bu yepyeni markamızın öykülerine (ne kadar korkutucu-ürkütücü-isyan ettirici olursa olsun) ulaşabilmemize ışık hızıyla yardımcı oluyor! Sanki bir sanal gerçeklik hali!
Bu dönemin de tamamlanacağı zamanlar gelecek. Gündelik olağan hayatlarımıza biraz eksilmiş ve artık belki biraz daha çekingen devam edeceğimiz zamanlar gelecek. Her zaman aklımızda bulundurmamız gereken şey, teknoloji üreten-yaratanın da bir “insan” olduğu! Kendimizi nasıl biliyorsak, başkalarında da onu aradığımızı ve bulmak istediğimizi hatırlayalım.
Komplo teorilerine ve illa da “dışarıda bir düşman var” (virüs, sistem, Rockefeller ailesi, Rothschild ailesi, siyonizm, dünya dışı güçler, reptilyanlar, onlar, bunlar, şunlar vs.vs.vs.) söylemlerine takılmadan, bizler kendi yarınımız için ne istiyoruz, neyi yaşamak istiyoruz, bunun için “bugün” ne yapmamız gerekiyor sorularıyla meşgul olup, cevaplarını bulmaya ve cevaplarımıza uygun harekete geçmeye, bunun için gerekiyorsa (ki çok gerekli gibi) en yakınınızdan başlayarak halka halka birleşmeye-paylaşmaya-dayanışmaya ne dersiniz?
Teknolojik gelişmeler insanın hayatını kolaylaştırmak için (iyiniyetli bilimsel çalışmalar kapsamında) doğanın yasalarının ve yaşam örüntülerinin taklit edilip, örneklenerek yaratılmış halleridir. Şimdi dünya ana (üzerinde, içinde, her bir dokusunda yaşayanlarıyla birlikte) ve insanın işbirliği ile, teknolojinin “yanlış kullanımı” konusunda, yine dünya insanına “hata-yanlış” mesajı veriyor sanırım. Dinlesek iyi ederiz 🙂
… sona doğru devam edecek…