“Her arkadaş içimizdeki bir dünyayı temsil eder. Öyle bir dünya ki, muhtemelen o arkadaşlar bize ulaşana kadar ortaya çıkmamıştır. Ve ancak bu buluşma ile yeni bir dünya doğar. – Anais Nin”
Sıkça duyarız ;”hayatımdan çıkardım ben onu (kişiyi-alışkanlığı-durumu)” veya “size iyi gelmeyen insanları hayatınızdan çıkarın” gibi özlü sözler de 😉 olabiliyor bunlar.
Hayatımızdan kimseyi, bir şeyi, bir durumu veya bir yaşantıyı çıkartamıyoruz 🙂 En son söylenecek şeyi ilk önce söylemiş gibiyim ama, takılmayın… okumaya devam.
Hayatımıza giren şeyler, kişiler, durumlar “biz buna ihtiyaç duyduğumuz için”, “biz bunu deneyimlemek istediğimiz için”, “biz bu dersi kesinlikle halletmeyi kafaya koyduğumuz için” geliyorlar. Ruhsal planda kararlaştırdığımız, ruhumuzun olgunlaşmasıyla ilgili her ne gerekiyorsa, senaryoya dahil ettiğimiz durumları bize yaşatacak kişiler… Sağ olsunlar, var olsunlar 🙂
Karşımızdaki aşırı bencil biri mi? Acaba biz kendi benliğimize ne zaman sahip çıkacağız? Kendi benliğimizi fark edip sahip çıkıyor ve kendi sınırlarımızı koyup koruyabiliyor muyuz? Karşımızdaki aşırı yardımsever, fedakar vb. biriyse acaba biz verebileceğimiz şeyleri vermeye direnen, cimri, korumacı, acımasız, empati yoksunu muyuz? Karşımızdaki zorba, hükmedici, kontrolcü, “ben sizin babanızım ben ne dersem o olur” tipten mi? Ya siz? Bu durumda acaba siz kendinizin hakimiyetini ele almak, kendi sorumluluklarınızı üstlenmek, birey olarak bağımsız hareket edebileceğinizi öğrenmekle ilgili bir hayat amacıyla mı uğraşıyorsunuz?
Bu derslerimizi aldıktan sonra o kişiler gerçekten de hayatımızın olağan, gündelik, fiziksel akışından çekilebilirler. Belki de farklı bir düzlemde, farklı bir ilişki boyutuyla var olmaya devam ederler. Örneğin karı-koca ilişkisi içinde olduğunuz bir kişi ile can dost olarak ilişkiniz devam edebilir ama eş olmayabilirsiniz. Takıntılı-tutkulu aşık olduğunuz kişi belki de uzaklardan hoş bir seda olarak kalır size. Hayatınızdan çıkmazlar. Hayatınıza en değerli katkılardan birini sunarak, kendi alanlarına çekilirler. Siz ise, o yaşanmış anıların sizde bıraktığı zihinsel (duygu ve düşünce kapsamlı) etkilerin artık işinize yaramayacak olan tortularını temizler ve hayatınızdan çıkarırsınız. Durumu anlayarak, deneyimin sizin için anlamını kavrayarak, dersinizin içeriğini idrak ederek… Ancak hayatınıza giren her hangi bir şey, kişi, durum vb. hayatınızdan çıkmaz. Sadece sizin için anlam değişikliği gerçekleşir ( enerji kaybolmaz, şekil-durum-kuvvet değiştirir) 🙂 O kişi ya da durumla karşılaştığınızda artık farklı bir algı düzeyinden davranır, belki kanka halinde olur belki de uzak durursunuz. Siz kendinizden nasıl hoşnutsanız öyle olur. Kendimize karşı dürüst olmak, anahtardır 🙂
Danışanlarımla yaptığım çalışmalarda çokça rastladığımız bir konuya değinmek ve kendimce açıklık getirmek istedim. Kalbinizde hayatınıza giren her kim ve ne ise ona sevgiyle yer açın. Siz izin vermedikçe hayatınıza giremezdi. Şimdi buna neden izin verdiğinizi düşünüp, hem kendinizle hem de karşınızdaki her neyse onunla da barışın 😉
Kalbimiz de dünya gibidir. Her şeye ve herkese ve her duruma yer ve zaman bulunur 🙂 Sevgiyle kalın.