…DAHA KARPUZ KESECEKTİK!…
…DAHA KARPUZ KESECEKTİK!…

…DAHA KARPUZ KESECEKTİK!…

Bir gün bir kitap yazarsam, ilk kitabımın adı sanırım böyle olacak 🙂 “…DAHA KARPUZ KESECEKTİK!..” diye düşünürken, başka bir yola evriliyor bu yazımın içeriği. Önceki içerikte biraz kişisel bir vedalaşma vurgusu varken, şimdi fark ettiğim duygusal-duyusal içerik, daha geniş bir kapsama dair. Belki sizler de benzer duygulardasınızdır, belki de size yabancı gelecek ama yine de paylaşmak istiyorum 🙂

Bu cümle, görselde gördüğünüz gibi bir bebeğin doğumundan hemen sonrasında kesilen göbek bağını hatırlatıyor bana 🙂 Anne karnındaki dünyadan, yaşamın serpilip gelişeceği dünyaya geçişi, sembolik ve fiziksel anlamda tamamladığımızı gösterir bu bağ kesme işi. Anne karnından tümüyle ayrılmadan önce, doktorumuz der ki; “daha karpuz kesecektik!”… Yani böyle söyleyen doktor bilmiyorum ama ellerindeki makasla bebeğin göbek bağını kesmeden hemen önce, alışkın gözlerle hızlıca bebeğin fiziksel durumunu tarayıp, sonra işlemi tamamlarlar. Böylece bebek, yeni bir dünya yaşamına uğurlanmış olur. İşte o kısacık tarama anıdır “daha karpuz kesecektik” anı. Anne için de içten içe ayrılığı biraz daha geciktirme isteği de olabiliyor. O sırada bebek akciğerlerine dolan havanın etkisiyle ağlamaya da başlar. Bir tür vedalaşmadır bu ve oldukça da etkili bir geçiştir.

Buradan devam edersem, vedalaşmaların çoğunluğu biraz erkendir. Ayrılıklar, gitmeler, ölümler ve hatta doğumlar bile biraz erkendir. Tam zamanıdır denen ayrılıklar sanki azınlıkta. Birilerine konuk olarak gittiğiniz ve artık gitmeye hazırlandığınız sırada söylenen o “daha karpuz kesecektik” cümlesi, “hala sana sunmak istediğim ve sunabileceğim şeyler var” der. Tamam bazen gerçekten şakayla karışık söylenir bu söz. Ama sonra tam artık kapıdan çıkarken bir kaç dakika daha süren o kapı önü konuşmalarına ne demeli? 🙂 Gerçekten de hala anlatılacak ya da söylenecekler var yani.

Sonuçta geldiğim noktada, hayatımda veda etmeye karar verdiğim ya da “gitmelere” karar verdiğim anlardan, “daha karpuz kesecektik” vaatleriyle vaz geçmiyorum. Benim için “tam zamanı” olan şey, karşımdaki veya dış dünya için öyle görünmeyebiliyor. Bunun istisnası; hala bana sunulacak olanı o ana kadar hiç deneyimlememiş olmam veya tekrar deneyimlemeyi çok istemem. Bunun ardında yatan motivasyon unsuru da “oyunu daha eğlenceli oynama olasılığı” 🙂

“Daha karpuz kesecektik” cümlesine sığan her ne varsa, onu bu “oyunu daha eğlenceli oynama” fırsatı sunup sunmadığına göre değerlendirip, siz de gerçekten kütür kütür bir karpuzu paylaşmaya ya da bu içerikteki bir sevinçli paylaşıma kendinizi açabilirsiniz elbette.

Sağlıcakla ve hayatın lezzetleriyle kalın.

 

 

 

 

Bir yanıt yazın