Neredeyse unutulacaktım bu limanda!
Neredeyse unutulacaktım bu limanda!

Neredeyse unutulacaktım bu limanda!

Uzun zaman önce bir rüya güncesi tutmaya başlamıştım. Defterin üzerinde yelkenleri rüzgarla şişmiş bir geminin, uzak denizlere doğru yola çıkışına dair bir resim vardı. Ben de günceyi tutmaya “neredeyse unutulacaktım bu limanda” notumu düşerek başlamıştım 🙂 Sonrasında ister istemez rüyalar ve günlük olaylar bu günceye düştü. Uyanık yaşamımızda (!) yaşadıklarımız ve rüyalarımız o kadar iç içe geçmiş durumda ki. Birini fark etmezsek, diğeri bize bizi anlatmak üzere ısrarlı 🙂

Kendimi güvenli bir limanda demirlemiş ve denizin, deniz kuşlarının, hafif sallantılar yaratan minik dalgaların, güneşli ya da fırtınalı havanın, havadaki tuz ve iyot kokusunun, çevredeki diğer gemi ya da teknelerin, balıkçıların ya da limana bir dolu mal-malzeme getirenlerin bağırışlarını, seslenişlerini duyarak keyif çatıyordum sanki 🙂

Arada bir hissettiğim rüzgarlar, içime yola çıkma arzusu veriyordu. Yelkenlerimi dolduran bir rüzgarla yolda olmayı, yol almayı özlüyordum ama öyle rahat ve hoş bir tembellikti ki bu hal 🙂 Değer mi diye düşünüp, dikkatimi o halde olan bitene verip, “iyiyim ya, ne gerek var bütün o hengameye” diyor ve limanda keyifli bir tembellikle, yatmaya devam ediyordum.

Allahtan hayat bize limanlardan kalkıp seyre başlamayı dayatır 😀 Gemi, limanda park etmek ve yatmak üzere değil, denizlerde, sular üstünde yol almaya, bir yerden bir yere bir şeyler taşımaya, bunu yaparken de güvenle yol alabilmesi için her daim var olan dört elementi kullanmaya dair bir yaratımdır. Bedenlerimizi de hep böyleymiş gibi hissederim. Hayatın içinde yol alabilmek için kullandığımız “tam-bütün-hazır” nesneleriz.

Ruhumuzun bu hayattaki yolculuğunda rüyalar veya uyanık yaşamda edindiğimiz deneyimlerin hepsi, takılıp kaldığımız yerden (ama konfor alanında olmaya yönelten keyifli tembellikten ama kendimizi saplanıp kalmış, hareket edemez durumda hissedişimizden) bizi ruhun yoluna çıkarmaya yöneliktir. Detaylarda tercihlerimiz önemlidir. Zorlu, fırtınalı, alt-üst edici yolculuklar da tercih edebiliriz elbette.  Bazen de benim gibi zorluklarla öğrenmek yerine, sevinçlerle ve keyifle de öğrenebilmeyi tercih ederiz. Benim bu seçimi yapmama işte bu “neredeyse unutulacaktım bu limanda” hissi sebep olmuştu. İyi ki de böyle olmuştu. Sonrası benim için “mutlu, hoşnut, meraklı ve uyumlu” bir yolculuk…

Hepimize yaşamla uyum içinde olduğumuzu hissettiren, ruhumuzun yolculuğunu bize hatırlatıp, deneyimi tamamlatan ömürler sürmeyi dilerim 🙂

 

 

 

Bir yanıt yazın