Her şey gönlünce olsun diliyorum!..
Her şey gönlünce olsun diliyorum!..

Her şey gönlünce olsun diliyorum!..

Uzun yıllardır karşımdaki kişiye gönül rahatlığıyla “her şey gönlünce olsun!” diyemezdim. Sebebini hemen söyleyeyim 🙂 Fark etmiştim ki; söylenen, dile gelen istekler ve dilekler, bilinçaltı mı dersiniz bilinç dışı mı dersiniz her neyse işte onunla uyuşmuyormuş 🙂 O yüzden gönülden geçen başka, dile gelen başkaymış! O yüzden dile gelenden önce, gönülden geçene dikkat etmek gerekiyormuş. Dil sürçmelerinin Freud’un bilinçaltımıza saklanmış gizli arzulardan geldiği savının ya da “ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz- Ziya Paşa” deyişinin içeriği de böylece yerli yerine oturmuştu.

Yine geçmişte kalan ama daha erkence sayılan yıllarda ise “her şey gönlünce olsun, yeter ki gönlünden geçene dikkat et!” diyebilmeye başladım. Bu da insanlarda önce bir irkilme, sonra anlamı fark edip kendileriyle yüz yüze gelmeleri ihtiyacı uyandırmaya başladı. Belki her dileklerinde, isteklerinde ve niyetlerinde, artık gerçek istek-arzu-heves-niyetlerini de sorgular oldular. Küçücük ve hatta bunca hayat gailesi içinde çok önemsizmiş gibi durabilir bu durum. Bence öyleydi geçmişte. Şimdi ise haritalı-haritasız çıktığım tüm yollar için “pusula” görevi olduğunu fark ediyorum.

Bilinçli olarak ses verdiğiniz, dilediğiniz “şahane bir ev, bahçeli küçük bir kulübe, nohut oda-bakla sofa bir apartman dairesi” vb. şeylerse; gönlünüzden geçen “çok para kazanmak, başarılı bir eş-anne-baba olmak, sıcak bir yuva özlemi, statü-prestij kazanmış olmak” vb. de olabilir. Bunlara ulaşabilmek için kendinizden ne verdiğinize ve hayattan ne aldığınıza da bakın. Bu “verdikleriniz ve aldıklarınız” dengeli mi? Bütün bu çabadan, koşturmacadan, uykusuz geceler, yetişilmeye çalışılan işler-güçler, “mış” gibi yapılan her türlü şey ve iki araya bir dereye sığdırılmış aile ziyaretleri, şehir dışı kaçamakları (!), telefon konuşmaları vs. den hoşnut musunuz? Evetse sorun yok, devam edebilirsiniz. Hayırsa biraz durup dinlenin, kendinize ve yaşadığınız hayatın kurgusuna bir kez daha bakın. “Yükte hafif pahada ağır” ancak yine de gereksiz hale gelen her ne varsa, şimdi artık bırakma-salma-vaz geçme zamanı gelmiştir belki sizin için. Sonra “çekim yasası neden bana işlemiyor, hani bunca olumlamanın etkisi, hani bunca meditasyonun-niyet çalışmasının-bilinçaltı temizlik (!) çalışmalarının etkisi? Neden olmuyor?” diye sızlanmayın 🙂

Takvime göre işleyen bu bir yıl, aslında benim için doğum tarihlerimize göre şekillenen bir “yıl”. O nedenle şimdi alacağınız kararlar, yapacağınız seçimler, doğum tarihiniz civarında etkisini gösterecektir veya siz bu etkileri o dönemde daha derinden hissedebilirsiniz.

Şimdi 2022’ye yüklediğiniz istek-dilek ve niyetlerinizi sıralayın ve dikkatle gözden geçirin. Gönlünüzden geçen de gerçekten bu mu? Yoksa, ardında başka bir umut-öykü mü var? Birbiriyle uyumlu mu? Değilse ne yapabilirsiniz uyumlanması için? Bununla ilgili yalnızca meditasyon yetmez 🙂 Belki zihin berraklığı için gerekli. Ancak cevaplar “hareketinizde”! Harekete geçin, adım atın, yazın-çizin-paylaşın-konuşun-anlatın-sorun-bağırın-ses verin! Halka halka birilerine-bir şeylere dokunduğunuzu fark edeceksiniz. Siz de tekrar hareketleneceksiniz.

Kapınızı çalan belki bir arkadaş, bir sevgili, bir kargo görevlisi, bir kurye, bir mahkeme tebliğini getiren postacı, bir sayaç okuma görevlisi, bir komşu, bir satıcı vb. olabilir. “Gönlünüzden geçen ne varsa, o orada olacaktır!”.

Hayata biraz da buradan bakıp, tadını çıkarmayı, bu fikir kapsamında hayatınızın küçük “şeyleriyle” oynamayı denemenizi öneririm. Şimdi rahatlıkla “her şey gönlünüzce olsun!” diyebilirim 🙂

Sevgiyle ve sağlıcakla kalın.

 

 

Bir yanıt yazın