Hoşçakal Corona-Covid19!!! Yeni dünyaya doğru… -1-

Amacım aylardır dünya insan nüfusuna kök söktürdüğünü (kelimenin tam anlamı ile) hissettiğim Covid19 markalı virüs hakkında yazmak değil. Bu markalar değişir, yepyenileri gelir… (Bu arada virüs denilenlerin vücudumuzun kendisinin belli amaçlarla ürettiği protein partikülleri olduğuna dair araştırmalar var).

Bu mini yazı dizisini biraz da, kendime kalan sağlıklı ömrüm için not olarak planladım 🙂 Önce duruma sağlık-sağlıkta-iyilikte olmak ile ilgili olarak bakıp, düşüncelerimi sizinle de paylaşacağım. İçinize sinenleri alır kullanır, sinmeyenleri veya itiraz ettiklerinizi sorup-sorgulayabilir veya bir kenara atıp unutabilirsiniz…

  • Bedenimizde doğuşumuzla getirdiğimiz hiç bir hücre veya enzim, molekül, kimyasal-fiziksel bağ, dokular, organlar ve sistemlerimiz bize düşman değildir! (Oto-immün hastalık denilen durumların, biyolojik olarak mutlaka anlamlı bir işlevi vardır… araştırınız).
  • Bedenimiz, milyonlarca yıldır evrimsel süreçten gelen bilgeliğiyle, dış ortamda ve kendi iç dünyamızda (psişemizde) olan biteni dikkatle izler, bizim bilinçli düşünce yoluyla algılayamadığımız tüm değişimleri, dönüşümleri, güncellemeleri algılar ve yeni duruma uyum sağlamak için beyninimizin çeşitli (bu konuda görevli) bölümleriyle iletişim halinde, sayısız bio-kimyasal-elektriksel süreçlerle bizi hep ayakta tutmaya, yaşamda sağ kalmaya hazır tutmaya çalışır.
  • Bedenimizin organizasyonu, dünya ve üzerinde yaşayan ya da var olan her organizmaya, gözle görünür-görünmez her doğal (veya insan yapımı/yapay) harekete çok kısa sürede cevap verip, kendini uyumlama yeteneği ile donatılmıştır. Beynimizdeki nöronlar kolay kolay ölmez ve ayrıca gliyal hücreler de sürekli olarak eski-gereksiz bağlantıları iptal ederek, yeni-gerekli bağlantıları kurmakla meşguldür… Bu nedenle beyin nöron hücrelerimiz yenilenmez (aksi takdirde öğrendiğimiz herşeyi her an unutur yeniden başlardık) ancak yepyeni ve ilave bağlantılar (snapslar aracılığı ile) kurulur ve eski öğrendiklerimize yeni bilgilerimiz eklenir.
  • Bunca özenle varolan organizmalarımız, yaşarken karşılacağımız fiziksel-biyolojik-sosyolojik-psikolojik durumlara kolaylıkla uyum sağlayabilecek şekilde donatılmıştır.
  • Bu uyum sürecini bozabilecek en önemli tutumumuz, korku-endişedir. Gerçek bir tehditle karşıkarşıya kalma halindeki korkumuz bizi kendimizi korumaya-kollamaya yöneltirken, olasılıklar üzerine kurguladığımız korkularımız endişe adını alır ve organizmamızı uyum sürecinde köstekler…
  • Bütün bunları dikkate alarak fiziksel veya ruhsal sağlığımızla ilgili dikkatimizi çeken herhangi bir belirti halinde (nezleden huzursuzluğa, uyku düzeni bozukluğundan mide bulantısına, ishalden baş dönmesine, stres-gerginlik-saldırgan duygulardan tansiyon düzensizliklerine ve iştahsızlığa kadar bir dolu rahatsız edici durum) önce dinlenmeyi hatırlayalım. Bütün bu belirtiler bedensel organizasyonumuzun belli bir durumla baş etmeye çalıştığının göstergeleridir. Bahanesi bakteriler, üşütmeler, yorgunluklar, aşırı kaygılı olmalar, virüsler, geçim derdi, öfkeler, içerlemeler veya aşırı sevinçler, rahatlamalar vs. olabilir… gerçekte bedenimiz bizi ayakta tutabilmek için hummalı bir faaliyet gösteriyor. O yüzden dinlenmeliyiz (kesin istirahat 🙂 )
  • Dinlenirken böylece “durma” haline gelir ve olan-bitene sakince bakma şansımız olur. Hayatımızda neler oluyor, ne yapıyoruz, ne yaşıyoruz da bedenimiz bize ne anlatıyor diye düşünme ve gerekli düzenlemeleri yapmak için bize fırsat sunar.
  • “Bana birşey olmaz” düşüncesinden çıkıp, “bedenim ne diyor” ve “bedenimdeki durum, aklım-kalbim-zihnim-yaşam görüşümle uyumlu mu” düşüncesine geçmek, hem kendi hayatımızı hem de sevdiklerimizin hayatını koruma-iyileştirme-güzelleştirme adına sağlam bir adım olur 🙂

… devam edecek…

Önemli : Beden organizasyonumuzla ilgili burada verilen bilgiler, hiç bir şekilde teşhis veya tedavi niteliği taşımaz. Yalnızca bilgilendirmeye yöneliktir.

Kaynakça: Bu bilimsel bir yazı olmamakla birlikte, kendimce her zaman yararlandığım kaynaklar: D.O.M. Doğanın Dinamik Oluşum Mekanizması- Prof.Dr.İsmet Gedikwww.learningGNM.com, İnancın Biyolojisi – Bruce Lipton, Virus Mania – K.Köhnlein, T.Engelbrecht, Beden Kayıt Tutar – Bessel A.Van Der Kolk… vb. ve elbette evrim sürecimize dair öğrendiğimiz pek çok bilgi.

Bir yanıt yazın