Çocuklarımız küçükken elbette sık sık ağlarlardı… Konuşamadıkları için daha da bir ağlarlardı 😉 Ne yapsın bebeler, nasıl anlatsınlar ki dertlerini başka türlü 🙂 Böylesi zamanlarda, yani yaklaşık 6 aylık olduklarında onlara nefes almayı öğretmiştim. “Sadece nefes al, sakince nefes al, nefes aldığını fark et” derdim onlara 🙂 Tabi ki konuşamıyorlardı bile o zamanlarda. Ama söylediklerimi anlıyorlar ve ağlamalarına ara verip nefes aldıklarının farkına varıyorlar, bu arada ağlamaktan vazgeçiyorlardı. Sonra da onların neye ihtiyaçları olduğunu anlamaya çalışıyor ve bir şekilde çözüm buluyorduk. Bir gün artık konuşabilecek kadar büyüyen oğlum katıla katıla, içini çeke çeke “ama anne nefes bile alamıyorum” diyerek söylendiğinde ansızın bir şeyi fark ettim. Başka bir acıydı bu, başka bir yara, başka bir durum 🙁
Oğluma “o zaman ağlaman bitince nefes almaya devam et, sonra da konuşuruz” dedim. Oturdum ve bekledim. O ağlamaya, içini çekmeye devam etti. Sonra duruldu, bir kaç derin nefes aldı ve yanıma geldi. Sadece sarıldık. Birlikte sustuk. Sonra oyuncaklarından biri ilgisini çekti ve kalkıp onunla oynamaya daldı. Sonra ablası geldi ve… hayat devam etti. O anda oğlumun hissettikleri, neler yaşadığı hakkında hala bir fikrim yok.
Şimdi kızım bir genç kız, oğlum bir delikanlı oldu 🙂 Her ikisi de duygularını ifade etmekte özgürler. İçlerinden geliyorsa ağlamaya, göz yaşlarına izin verebiliyorlar. Mızmızlanmayı değil konuşmayı tercih ediyorlar. Buna hazır olduklarında konuşabiliyor, duygularını paylaşabiliyorlar. Gene de mümkünse ağlamamayı tercih ediyorlar gibi. Ya da bunu göstermemeyi 🙁
Bu davranışımıza dair, ebeveynleri olarak doğru ya da yanlış davrandığımıza yine çocuklarımız karar verecekler. Zamanı geldiğinde, bu durum onlar için önemli olduğunda, bu yaptığımızın etkisini kendilerinde hissettiklerinde…
Bana gelince, ağlamak da gülmek de hayata ses vermenin bir yolu diye hissediyorum. İçimizden geldiğince, içtenlikle hayata bırakıverdiğimiz bir ses, bir nefes… Değişmeyen tek şey her ikisinin de nefesle mümkün olması… Yas tutup ağlarken de gülüp coşarken de, eğer bir yerde durmak istersek “sadece nefes alalım”… yok durmak istemiyoruz ve boşalsın istiyorsak zemberek, o zaman da “koyver gitsin”.
Sevgiyle, sevinçle, nefesle kalın.