SEVİNÇLERLE ÖĞRENMEK…
SEVİNÇLERLE ÖĞRENMEK…

SEVİNÇLERLE ÖĞRENMEK…

landscape4Bugün günlerden “evrende herşey yolunda” günü !

Yıllar önce artık darbelerle değil de sevinçlerle öğrenmeye niyet ettiğimi yakınlarım bilirler…Her ne kadar darbelere dayanıklıysak da hayattan öğrenme işlerinin zor olması gerekmiyor diye karar vermiştim. Hayat gerçekte kolay ve basitti 🙂 Basit derken karmaşasız demek istiyorum. Dipte karmaşa gibi görünen bütün hareketlilik yüzeye basit ve yalın bir düzenle yansıyordu bana göre!

Bu niyetimin semeresini yıllardır görürüm ama dünden beri yaşadıklarımın küçücük bir kısmını sizlerle de paylaşmak istiyorum… Yalın ve basit sevinçler bunlar !

Yaklaşık on gün önce e-postama İngilizce bir mesaj geldi. Regresyon terapisi talep ediyordu yazan kişi. Çok güzel bir İngilizce ile kaleme alınmış olmakla birlikte sezgilerim ana dilinin İngilizce olmadığını söylemişti. İsmi bu konuda yeterli ip ucu vermiyordu. Karşılıklı yazıştık ve bugün dışarıda buluşup ne yapabileceğimizi konuşmaya karar verdik.

İki gün önce can arkadaşım gelecek hafta İstanbul’a gelip yıllardır gerçekleştirmeyi istediğim serseri mayın gibi dolaşma, bir günlüğüne de olsa İstanbul’a dalıp çıkma, İstanbul’da kaybolma, İstanbul olma hayallerimi birlikte gerçeğe dönüştürebileceğimizi müjdeledi ki bu hayalime O da dahildi 🙂 Haftaya bir gün İstanbul’un içine kaçıyorum yani 😉

Dün can arkadaşlarımdan biri beni aradı ve dedi ki: “Bahçemizde pırıl pırıl sıcacık güneşin altında oturuyorduk ve çiçeklere böceklere bakıyorduk. Aklımıza sen geldin. Nasılsın?” 😀 Birinin aklına çiçek böcek izlenirken düşmek nasıl güzel bir duygu yahu…Size de nasip olsun 🙂

Ve bugün…Daha önce buluşmaya karar verdiğimiz, İngilizce yazıştığımız kişiyle buluştuk. Buluşma öncesi nasıl yardımcı olabilirim diye düşünürken arada bir göz attığım Masal Terapi kitabından rastgele bir sayfa açtım. Masalın adı Şehriye Çorbası. Sade suya tirit bir çorbanın niyet ederek nasıl cennete layık bir lezzete kavuşacağını anlatan bir masaldı. Masalcının çıkardığı ders ise “ihtiyacı olanın ihtiyacını gözlemek ve yanında olmak” diyebilirim. Bu dersi aklımda tuttum 🙂 Denize karşı oturup çay, kahve içtik. Siyah beyaz benekli bir erkek kedi ikimize de sırnaştıktan sonra O’nun kucağına konuşlandı ve mırıltılar eşliğinde biz oturduğumuz sürece kucağında oturdu 😀 O’nun ısınmaya çok ihtiyacı vardı 😉

Konuşmanın ortalarına doğru nereli olduğunu sordum ve çoook uzaklardan geldiğini, ana dilinin İspanyolca olduğunu anlattı 😀 Bingooooo!!! Bu buluşmaya gitmeden az önce bir eğitim kurumuna sadece konuşabilmek için İspanyolca öğretmeni bulma konusunda bana yardımcı olup olamayacaklarını soran bir eposta göndermiştim 😉 Dolayısıyla regresyon seanslarına karşılık O’nunla İspanyolca sohbet etme konusunda anlaştık.

Üzerinde çalışmak istediği sorunları ne siz sorun ne ben söyleyeyim 🙁 Bu sorunların her birini tek tek pek çok danışanımla çalışıyoruz. Ama hepsi birlikte…aman yarabbim 🙁 Çalışmak tamam da bütün bunların yaşanmış olması!!!

Ona yaşayacağımız muhtemel aşamaları anlattım. İngilizcemi bu konuda test ettik 😉 Karşılıklı olarak birbirimize güvenebileceğimizi hissettik. Sonrasında da dediğim gibi çalışmaların bedeli olarak Onun da bana İspanyolca ders vermesine karar verdik.

Bana ülkesinde uzun yıllar terapi aldığı en ünlü psikolog ve psikiyatristlerin onca zaman adını koyamadığı şeyleri benim iki dakikada anlatmış olmamdan çok etkilendiğini anlattı. Ben de anladım ki ruhu Ona benliğinde tek parça olduğunu anlama çağrısı yapmış 🙂  Regresyon çalışmaları ile psikoterapi çalışmaları arasındaki farkı anlattım. Uzaklardan gelmiş biri olarak, bana şimdiye kadar hiç duymadığım bir siteden ulaşmış olması ve ihtiyaçlarımız arasındaki eş zamanlılık yüreğimi minnetle doldurdu.

Evrende her şeyin yolunda olması haline bir kez daha şükrettim. Bugün kısa süre içinde gelen bu harika eş zamanlılıklardan gelen şükran duygumu artık paylaşmasam olmazdı.

Yalın, basit ve sıradan güzelliklerin başınıza sık sık gelmesini diliyorum. Sevgiyle kalın.

 

 

Bir yanıt yazın